21 Aralık 2010 Salı

HALLELUJAH!




Uretici kimligimden cok uzaklardayim ama burasi bos kalsin da istemiyorum.



Akademik anlamda verimsiz gecen kutuphane gunlerimden kitaplarla konusmalar:





......................................................................






... "Olmaz; sen bizi yumusatirsin. Istedigimiz kadar siddet gosteremeyiz sonra. Az siddet, siddetlerin en kotusudur. Her atli, tek basina davranmak, kendi basina cezalandirmak zorundadir; siddet icin insan tek ve yalniz olmalidir. Sen, aramizda hemen ortak taraflar bulmaga baslarsin."...






... Cok usudugu icin ve guzel olmadigi icin ve daima o sirada soylenecek sozu bulup soyleyemedigi icin kendinden de zaman zaman nefret etti. Cevresinde begenmedigi seylerin degismesini, begenmedigi insanlarin ceza gormesini bekledi...






... Insan annesinin oldugu gece de usuyordu. Artik birlikte usuyemeyeceklerdi. Annesinin oturdugu koltukta sanki kocaman bir delik vardi artik. Sanki duvar yikilmisti: Gerisinde bu buyuk ve karanlik ve urkutucu boslugun bulundugu bir duvar. Bu duvar korumustu onu yillarca karanliktan. Artik onunla rahatca alay edeceklerdi. Artik ona daha kolayca saldirabileceklerdi. Artik onun basina gelen haksizliklara sessizce karsi cikan tek varlik yok olup gittigi icin (bunu dusunmek ne kadar gunah da olsa evet yok olup gittigi icin) onu dinlemeyeceklerdi. .... Oksuz kalmak, iste bu demekti. Zamanindan once oksuz kalmanin da, bosanmak ve evini terk etmek ve baskasina asik olmak gibi yersiz bir durum oldugu belliydi....






... "Hicbir ise yaramam ben. Bunun icin de sag kalmama musaade ediliyor herhalde. Ben ise yaramasini bilmem. Ben, insanin karsisinda oturmasini bilirim; bazen, anlayisli bir gorunusle susmasini bilirim; birseyler yapmak gerektigini hissettigim zamanlar da, birseyler yapiyormus gibi yapmasini bilirim; mevzu ne olursa olsun sonunda, kendimden bahsetmeden kendimi methetmesini bilirim; iyi ve guzel insanlar, kendileri ve baskalari icin hayatlarinin bir manasi olan insanlar olurken, sag kalmasini bilirim ve butun bunlari baskalarindan biraz daha iyi ifade etmesini bilirim, simdi yaptigim gibi."...






... "...Muhayyilesi kuvvetli bazi insanlar, sevdikleri olulerin uzun bir yolculuga ciktiklarini dusunmuslerdir; bense, butun yolculuga cikanlarin olmus oldugunu dusunuyordum. Ne buyuk bir gunah, degil mi?"...





Oguz Atay





...........................................................................






seni dusunurken

bir cakil tasi isinir icimde


bir kus gelir yuregimin ucuna konar

bir gelincik acilir ansizin

bir gelincik sinsi sinsi kanar


seni dusunurken
bir erik agaci tepeden tirnaga dolanir

deliler gibi donmege baslar

dondukce yumak yumak cozulur

cozuldukce ufalir kuculur

cekirdegi henuz sut baglamis

masmavi bir erik kesilir agzimda

dokundukca yanar dudaklarim


seni dusunurken

bir cakil tasi isinir icimde

Bedri Rahmi Eyuboglu



.................................................................................


Guftem gam-i tu darem gufta gamet serayed
Guftem ki mah-i men sov gufta eger berayed


Dedim: derdine dustum, dedi: sona erecek
Dedim: bana mehtap ol, dedi: sans gosterecek

Dedim: vefayi ogren, acimasizlik etme
Dedi: guzel vefali olmaz, bu da bir gercek

Dedim: artik hayaline gozumu yumacagim
Dedi: ona engel yok, bir yol bulur, girecek

Dedim: sacin kokusu kaybettirdi yolumu
Dedi: yine o sana isigini verecek

Dedim: seher yelinden ne hos kokular gelir
Dedi: o ruzgar benim kokumu getirecek

Dedim: kor dudaginin rengi oldurdu beni
Dedi: kulu olmazsan, elbette oldurecek

Dedim: gonlun ne zaman benimle bir olacak
Dedi: daha vakit var, bu cok uzun surecek

Dedim: gordun mu iste, gecti hos dakikalar
Dedi: simdi sus Hafiz, ne gunler var gorecek



Hafiz


............................................







p.s: 22 yasindayim, tedirginim.


Merve

19 Kasım 2010 Cuma

ben bir marti olsam...


ben 1989 senesinde dogmus bulunmustum bir defasinda. sene 2010. eve geldim. herkes uyumus. garip bir uzuntu coktu uzerime bir anda. cok ani oldu ama. niye bu kadar ani oldu? iyi gidiyordum aslinda. cok yasli hissediyorum kendimi ama cok gencim. bunun uzerine dusunurken aklima bir sarki geldi:


cig yagar tekerlenir

optukce sekerlenir

cig yagar yerde kalmaz

guzellik sende kalmaz


derken bir iki kutlama mesaji..

fena. fena..

yaptigim seylerin insanlar tarafindan hatirlanmasina zaafim olabilir. ozunde gecmise bagli bir insanim. tarih okuyorum ben be. siz neyden bahsediyorsunuz? bosuna mi okuyorum sanmistiniz?


ben kucukken annem beni hep ayni turkuyu soyleyerek uyutuyordu. "odam kirec tutmuyor" diye basliyordu sonu gelmeden uyuyordum ben de. ne zaman duysam icim urperiyor. bir de "odam kirectir benim" var. cok benzetirim ben bu ikisini. hakliymisim! demin farkettim ki aslinda ayni turkunun farkli kitalarindan bahsediyormusum.


............................................................................................................................................................



nalan. canım benim. ne demek istiyorsun neden iyi gelmiyor bana. şöyle özetleyebilir miyim durumu? ben sana aşığım. bu durum çok güzel gerçekten. ama insani bencilce şeyler giriyor kalbime. o niye sevmiyor diyor. sonra diyorum şöyle davranayım. eğlenceli bir hayat istiyor eğlenceli olayım. yazı yazmamı seviyor yazı yazayım. yani benim senden başka hiçbir hayatım yok ama sana varmış gibi göstermem gerekiyor. çünkü sevilmeyi ümit ediyorum. karşına bir insan çıkarmam gerekiyor yani. ama ben sadece seni dert ediyorum. ama hiç kimse karşısında sadece kendisini dert eden koca bir enkaz istemez. ben de öyle değilmişim gibi davranmaya çalışıyorum. o yüzden her 18 dakikada seni aramıyorum. bu akşamki sorumun nedeni çaresizlik ve acelecilikti. yanlış bir kaynaktan doğdu yani sorular. ben senin tarafından bir daha öpülmek için yaşıyorum. ve bunları sana anlatarak bu ihtimali ortadan kaldırıyorum sanırım. senin erkek arkadaşın falan olmak istemiyorum. ya da ne bileyim elele gezmek istemiyorum. seninle uruguay a gitmek istiyorum. seninle uçaktan falan atlamak istiyorum. beraber şarkı söylemek istiyorum. yani bunların hiçbiri gerçek değil. gerçek ne allaşkına. sana şuracıkta neyi varsa kusan ben miyim gerçek. nalan ben zaten senin istediğin gibi bir insan değilim sen de zaten benim istediğim gibi bir insan değilsin. oğuz atay görse gözleri yaşarır ama biraz da kızar der ki niye sevdiğine bilincini akıtıyorsun kimse kimsenin kusmuğunu sevmez. akıllı ol dik dur derdi heralde bana. nalan bilmiyorum canım da seninle dizdize oturmanın keyfini tattıktan sonra daha niye yaşıyorum bilmiyorum. yine bak herşeyi söyleyen adam oldum. nalan çok özür dilerim. nalan. nalan. büyüyünce şiir olacaksın sanırım. ben de infilak olacağım. iyi sıçtım di mi. seni kırmaktan çok korkuyorum. bazen senin yerine hayatı seçmek istiyorum. sanırım hayattan daha güzelsin.


.........................................................................................................................................................................



gecmisten gunumuze merve.. (ben de) cocuk oldum. agaca tirmandim. saklambac oynarken heyecan yapip ebenin ayagina isedim. tas attim. kafa yardim. kedi kopek beslemek icin annemi ikna etmeye calistim. basaramadim. babami kizdirdim. annemin terlik firlatmasina neden oldum. kaybolmadim ama kaybettiklerini sandilar. yalniz uyumaktan korktum. bir insan olunce ona ne oldugunu ogrendim. icki icmeyi, sigara icmeyi de ogrendim. sarildim. opustum. sevistim. uyudum. uyandim. buyudum mu acaba? abiler, ablalar.. bana kocaman bir alkis. buyudum sanirim. aferin bana. aferin. genclik sen bize ne yaptin? ne yapmaya devam ediyorsun? az hasarla atlatilmis ergen isyanligimi uyandiriyorsun, ama neden? dert edindiklerimiz gercek seyler mi onu bile bilmiyorum ben daha. hangi cozumden bahsediyorsun? aaa! evet, evet. duymustum. sehirdeydim. yanlis mi duymusum? oyle dememis miydin? affedersin. olur arada.


kendisini anmadan gecemeyecegim. tom waits bana sarki gonderdi demin. telefonuma mesaj atmis. kac yasinda adam hala mesajla falan ugrasiyor. ha ha. demis ki:


Let me fall out the window

With confetti in my hair

Deal out jacks or better

On a blanket by the stairs

I'll tell you all my secrets

But I lie about my past

So send me off to bed forever more


canimsin. dogum gunun kutlu olsun. istemezsen asla buyumezsin, sakin unutma. aptal olma. buyumek zorunda hissetme. hep aklimdasin. tombis yanaklarindan operim. beni dinlemeye devam et.

tom amcan.



ben daha ne soyleyebilirim ki?




9 Kasım 2010 Salı

KAMRAN OLSAM...


Avci oldum maral kacti.
Ibrik oldum susuz kaldim.
Ham cizgiye kalem gectim.
Elif* oldu eksik kaldim.
Kamran olsam bulsam aski.
Paydan oldum eksik kaldim.

Yedi mushaf hududa denk.
Yedi hatla eder mi cenk.
Tene deydi hazir oldum.
Maran kirdi eksik kaldim.
Kamran olsam bulsam aski.
Paydan oldum eksik kaldim.

Kelam oldum ahir yerde.
Cerag oldum puthanede
Ali A'la irak yerde.
Mah isildar eksik kaldim.
Kamran olsam bulsam aski.
Paydan oldum eksik kaldim.

*Elif: baslangic, Arap alfabesinin ilk harfi.
uzun zamandir bekliyordum. yarina kismetmis..

7 Kasım 2010 Pazar

BIZ KAC KISIYIZ?


Dun gece harika bir yazi yazmak uzere buralardaydim. Kendimin uzerine uzerine gelip, hafiften koseye sikistirip, ofke patlamasiyla mevcut durumdan kurtulmayi deneyecektim. Keske o kadar icip harflere hakim olamayacak bir hale gelmeseydim. Kurtulabilme ihtimalimi epeyce dusurdum. Elbet yeniden gelir aklima kendimi ofkelendirecek cumleler. Bu yazi da burada dursun ki ibret olsun. Vasifsizligin tembellikle birlestigi mukemmel anlarda.. Gururla Alpella!


Kafam cok karisik.. Bir suru insani nereye koyacagimi bilemiyorum. Bir de cok yalnizim... Peki ya siz? Sizin de kafaniz cok karisik mi?

17 Ekim 2010 Pazar

i believe in you, you believe in me.


Atesogullari.

Akcaabat.

Bilir misiniz?


Gecenin bir vakti otobusteyiz. Hep birlikte. O kadar sacma bir kalabalik var ki para verme zahmetinde bulunmadim. Akil var, mantik var. Degil mi? Ayakta durup, aynaya yapisip para verecek halim yok. Bir de cok afedersiniz normalde Besitas'tan minubus caddesi yapan otobus ebesinin nikahina da ugruyor gecenin bir vakti. Mesela Anadolu yakasinda oturan sahsiyetli biri olarak gece bir sularinda Mecidiyekoy, Uskudar, Baglarbasi ve Kadikoy'u farkli bir gozle gorme firsati buldum. Cok sansliyim bence.


Her ne ise. Bir miktar ilerlemeden sonra nakit para kismi ile ugrasan amcanin gorus mesafesine girmeyi basardim. Biraz tedrgin, biraz uykulu. "Hala parayi alamadik" bakislarina cevaben "mac kac kac bitti?" diye sormayi ihmal etmedim. Olur ya ortam yumusar diye.

3-1. Yok mu arttiran?

3-2 Besiktas yenildi.

Yikildim. Kafami egdim. Aslinda yeniden dogdum.

"Besiktasli misin?"

" Evet ama siz Trabzonsporlu musunuz?"

"Evliya misin? Nereden bildin?"

"Bilirim, cunku ben de fahri Trabzonsporluyum."

"Ama neden?"

"Cunku Karadeniz kulturunu seviyorum." (yuzeysellik ve yalancilik tavan yapmis sanki)

"Ben Atesogullari'ndan Serdar."

"Akcaabatli misiniz?"

"peki bunu nerden bildin?" (saskinlik)

"Anlasiliyor iste." (para vermek istemiyorum)

"Sen nerelisin peki?"

"Biz Arnavutluk gocmeniyiz aslinda."

"Evet, anladim gozlerinin seklinden. Anlamli bakiyorsun."

"Bize her yer Trabzon. Biliyor musunuz, Ben Trabzon'da oynanan Liverpool macina gittim.(yalan soyluyorum ama ben de inaniyorum,)"

"Vay be! Ben gidemedim, sen gittin demek. Hakikatli taraftarsin demek ki."

" Aa! Ne demek? Atkim, sapkam ve formam bile var benim! (Sapka disindakiler yalan)"



"Hocam; kalkar misin oradan? Abla ayakta. yakisiyor mu Akcaabatli'ya? Lutfen. Aa. Hadi..."


"Cok tesekkur ederim, gerek yoktu."

"Olur mu hic? O zaten inecek birazdan."


Uyku.


"Iyi geceler, kolay gelsin size!"

"Iyi geceler!"

"Trabzon sampiyon bu sene, Son mac fener olsa da Bagdat Caddesinde kutlasak.."

"Sampanyalar patlar, insallah karsilasiriz.."


Yola para vermemek, yolda trabzonspor'u dusunmek, eve donmeden kisa bir tur guzeldir her zaman... Bir de kurgu biraz.


11 Ekim 2010 Pazartesi

i got plenty of nothing.

Exit Music.

Iki insanin iletisimi cok kolay olmayan bir sey bana kalirsa. Konus. Konussun. Konus. Sussun. Sus. Kabul etsin. Kabul et. Kabul etsin. Sus. Sussun. Konus. Sussun ve benzeri varyasyonlar. Zor. Neden kolay olsun ki? Bunca karsilikli diyalogdan sonra, bir de karsindakinin varligina tam olarak inanman gereken surec basliyor. Inanma sureci ve kizginlik cok paralel gitmiyor mu? Karsindaki kisi kizinca varligini ispat ediyor gibi sanki. Buradayim ve kizabiliyorum. Bundan dolayi inatla kizdirmak. kizmak, varligini ispat. Rahat bir nefes ardindan, tam karsindakinin varligina inanmisken kizginliktan buharlasip, ucup gitmesi. Gitmesen olmaz mi? Kizmis olabilirsin ama gitme iste. Niye gidiyorsun. Gercekliginle konusmak hos olurdu cunku. Bence bizden oncekiler yeterince iyi beslenmedi ya da tum doktorlarin kacirdigi ama bir jenerasyonu butunden etkileyen genetik bir hastaliga maruz kaldik ,biz cocuklar. Benim cevremde kotu insan var. Kotuden ziyade iletisime musait olmayan desem kimse uzulmez sanirim. Zaten kendi kendime yaziyorum surada. Ne olacak yani. Ben. Sen .Biz. Siz. Onlar. Ben biraz pesimistim. Bir suru yanlis insan nedeniyle yeterince eglenceli bir hayat yasayamiyorsam, kizarim mesela. Buharlasir giderim. Demeyi cok isterdim ama yasiyoruz begenmediklerimizle. Biraz da kendimizle. Kendimi de cok begenmiyorum ama begendigim taraflarim var. Mesela iyi severim. Yemek uzeri oksayanlarin en hayirlisiyim, Ac karnina oksamaya gelince, beceremiyorum. Allah insani aclikla terbiye etmesin lutfen. Zor is.

Kader.

Sirat koprusudur, gecmeye gelmez. Donusu yok. Sicarsin. Tam sicarsin hem de. Feristah'i gelse yardim edemez. Gozler kapansin, bir sigara yakilsin uzerine. Bunye bu sonuc itibariyle. Bir yerden sonra kaldirmaz. Ilaclarini al da, don evine.

...............................................................................................................................................

-Tumbling Tumbleweeds-

See them tumbling down,

Pledging their love to the ground!

Lonely, but free,

I'll be found,

Drifting along with the tumbling tumbleweeds . . .

Cares of the past are behind,

Nowhere to go, but I'll find,

Just where the trail will wind,

Drifting along with the tumblin' tumbleweeds . . .

I know when night is gone,

That a new world's born at dawn!

I'll keep rolling along,

Deep in my heart as a song,

Here on the range I belong,

Drifting along with the tumbling tumbleweeds . . .

( Tumbleweeds, tumbleweeds!

See them tumbling down,

Pledging their love to the ground! )

Lonely, but free, I'll be found,

Drifting along with the tumblin' tumbleweeds . . .

I know ( I Know! ) when night is gone ( hmmm . . . )

That a new world's born at dawn!

I'll keep rolling along,

Deep in my heart as a song,

Here on the range I belong,

( Drifting along with the tumbling tumbleweeds . . . )

Drifting along with the tumblin' tumbleweeds . . .

( Tumbleweeds, tumbleweeds . . . )

Tumble . . . weeds . . .

6 Ekim 2010 Çarşamba

wine and heart attack

Hey! Merhaba..


Eger halusinasyon gormeye baslamadiysam az once otobuste bir adam bana asik olmus gibi yapti. Yani hayatimi filmlerden calmis gibi davranmaya yatkin bir insanim sonuc itibariyle ama bu baya baya gercekti sanirim. Olay soyle gelisti:


Ben her zamanki gibi biraz huzunlu bir ruh hali ile motordan inip "2" numarali otobuse bindim. Eski otobuslerden biri iste. En arka kisminda, insanlarin birbirine bakabilecegi bicimde yolculuk etmeleri icin tasarlanmis sacma otobuslerden biri.. Hemen kulakligimi taktim, Massive Attack kafasi. Ritmik ama her an aglatabilir. Derken su icme ihtiyaci. Cok kendi halimdeydim. Su bogazimdan gecmemekte inat edip disari cikmak isteyene kadar. Bohu bohueh, OEH BOEH. Karizmamdan odun vermeden, bogulmadan atlatilan atak sonrasinda karsimda ikamet eden ciddi giyimli ama hala genc hisseden adam ve kadinin bana bakip kulaktan kulaga konustugunu farkettim. Boyle durumlarda soz konusu dedikoducular 9 yasinda olsa bile ilk basta bozulurum hep. Yine bozuldum. Ama merve degisti. Bozulma sureci sadece 50 saniye surdu. Hemen ardindan onlara bakip gulmeye basladim. Biraz histerik, biraz icten bir sekilde. Onlar da konusmaya devam etti. Sanki sevgiliydiler. Ben guldum, onlar guldu. Boyle gitti. Bir ara adam telefonunu cikarip kadina bir seyler gosterdi. Sonra ben biraz uyuyakalmisim. Kritik bir anda gozlerimi acmak suretiyle inmem gereken durakta oldugumu farkederek acilen dugmeye bastim. Indim. Otobus ben biraz yol aldiktan sonra hareket etti. Onume bakarak yururken bir sey beni durttu ve otobuse baktim. Gayet ciddi giyimli adam ve kadin dizlerinin uzerinde cama yapismis bir sekilde bana el salladi. Sonra kadin eliyle kalp isareti yapip once adami sonra da beni gosterdi. Bir saliselik saskinliktan sonra onlara el sallayip tek basima gulmeye basladim. Kendi icinde sevilesi ciddi giyimli adam, sana cok saygi duydum. Ama sana sadece el sallayabilirim. Elimle kalp isareti falan yapmam. Kimseye yapmam boyle bir sey. Ama bana yapilinca cok hosuma gitti.




Bu aralar fazla vicdansizim. "Sade ve sadece" kendimi dusunuyorum. Gelecegi falan da dusunmuyorum. Su andaki Merve olgusu uzerine yogunlastim. Makyaj yapmayi, oje surmeyi, parfume abanmayi ihmal etmiyorum asla. Taksim'in arnavut kaldirimlarinda yalniz yururken hayatima giren tum adamlarin bir gun meydanda toplanip, benim icin "Ain't No Sunshine" soyleyip aglamasini falan hayal ediyorum. Ama hungur hungur aglasinlar. Bir gorunup kaybolayim ve kiyamet kopsun. Gozyaslari sel olsun aksin.. Biri beni yok etsin. Ya da kimse olanlardan beni sorumlu tutmasin.




Cunku, i did what i can.

2 Ekim 2010 Cumartesi

OPEN THE DOOR! OR CLOSE!


sadece 3 sigaram var yazi yazmak icin. birini yaktim.

sozum meclisten disari, cok ozur dilerim.

pek saygideger sayin bukowski,

sizinle sevismek istemem.

bir bira ismarlasam benimle konusur musunuz?

biraz ihtiyacim var sanirim.

okudugum kitaplarinizdan kaliteli sikici oldugunuzu anlamadim ben.

yatakta hissederek varoldugunuzu dusundum.

beni dinler misiniz?

bir siir okusaniz keske..

o zaman bir yer gelecektir ve istemeseniz de hissedeceksinizdir.

bir oda dusnun mesela, yukaridan izlenen,

sakince izleniyor ve her sey yolunda mesela,

sonra bir hareket geliyor ve tanriya goz kirpiyorsunuz bilmeden.

tanri kapilari carpiyor arkanizdan.

ne zaman tanri'ya bakiyoruz?

onay bekledigimiz zamanlar?

yanlislar icin af diledigimiz zamanlar?

tanri bizi hep izliyor oysa..

bir kere de iyi bir sey yaptigimizda baksak?

ne olurdu baksak?

sayin bukowski,

beni becermenizi istemiyorum. sadece benimle konusun!

bana bir seyler soyleyin.

benim anlattigim kutsalliga kulak verin.

eminim sizin de isinize yarar.

ama ne yazik ki oldunuz.

neden oldunuz?

keske bana bakip bir seyler soyleseniz simdi.

cunku bu durum fazlasiyla garip bence.

her neyse.

ben kendimi aciz hissettim biraz. ama gecti.

bu gercegi degistirmeye kimsenin gucu yetmeyecek sanirim.

agladigimi gorenler olmadi degil cunku.

o insanlar olmedikce ben zavalli bir kadin olacagim.

sayin bukowski?

beni bir miktar dinlemeniz mumkun mu?

ben su an sarkilarin icine kacmak istiyorum.

mesela "romeo is bleeding".. olabilir.

ama neden romeo?

juliet olsa daha uygun olabilir.

ben her zamanki gibi kacmak istiyorum.

kadikoy'den bir daha asla gecmek istemiyorum, cunku ne kadar zavalli oldugumu en iyi o gordu.

kadikoy alt metinli insanlardan uzak durmak istiyorum cunku bence cok iyi anliyorlar beni.

sayin bukowski?

biraz daha biraniz varsa, size keyifle eslik ederim ama sizinle yatmam. cunku beni dinlemelisiniz.

ben cok uzgunum diyorsam, gercekten uzgunumdur cunku.

bence bono isimli sahisla yakin bir munasebetiniz yok.

bence o herkesle cok sig muhabbeti olan bir adam. butun biyografilerde azicik konusur. utanmasa edith piaf'in biyografisinde konusacakti. neyse ki yasi tutmuyordu.

onu siktir edin de, benimle biraz konusmak ister misiniz? size anlatmak istedigim birkac sey var?

22 Eylül 2010 Çarşamba

some error

Bazen uzerimdeki huznu farketmek suretiyle kendimden tiksiniyorum! Genel olarak coskulu bir yapim var ama inandigim insanlarin hepsi huzunden bahsediyor! Bazen istemsiz bir sekilde kendi vucudumdan cikip, kendime yukaridan bakma imkani buluyorum ve bahsedilen seyi gorebiliyorum! Hic cekici degil bence! acinasi! Uzerine agitlar yakilasi! Son derece cirkin! Son derece ben! Kendimden hoslanmadigim zamanlar yalniz yuruyorum, kahve iciyorum, bir seyler okuyorum ama anlamiyorum! 4\5 yalnizlik oranini seviyorum!

simdi kitap ile konusacagim:

Gelmezdim eger elimde olsaydi gelmem,
Nasil giderdim, elimde olsaydi gitmem,
Bu harap dunyada daha iyi olmazdi,
Ne gelmem, ne gitmem, ne burada var olmam.*

*bilin bakalim kim?

26 Haziran 2010 Cumartesi

we die young..

olu adamlar sarki soyleyemez!

"while the city's busy sleeping
all your troubles lie awake
i walk the streets to stop my weeping
but he'll never change his ways
...
oh my tears fall down as i tried to forget
the love was a joke from the day that we met
all of the words, all of his women
all of my pain when i think back to when
remember his hair as it shone in the sun
it was there on the bed when i knew what he'd done
tell yourself over and over you won't ever need him again.. "

22 Haziran 2010 Salı

i fuck the law and i won

evet! bugun hayatin adaletine olan inancimi gercekten kaybettigim gundur. not dusun. tarih yazin altina.. bugun o gun..
bedenini sevmeyen insanlarin hayatimin icine etmesini kutladigim gun.
bulasik yikarken ruyasinda beni gordugunu sanarken, izledigim adamin ruya gormedigi gun.
benim evden kactigim gun.
hayat budur. hayat bu kadar guzeldir iste.
bu kadar samimiyetsizdir. bu kadar bencildir. bu kadar cirkinlesebilir.
kendime olan sevgimi bu kadar oldurebilir.
gelecek planlarimi kurarken unuttugum kisi benim.
ne sensin. ne o. ne onlar. ne de su.
bu kadar zaman uzerine samanin binmesiyle olusan yumusak zemin gecenin bu saatindeki hayal kirikliklarini temizleyemedi. bukowski olsa bira uzatirdi simdi.
keske olmeseydi.
birilerini olduresim var benim de ama sosyal normlara karsi gelmek olmaz.
100 euroya adam olunmuyor.
migrenine sictigimin dunyasinda bir yatak odasi lambasi ve sehirdisindan getirilen hediye ile kadin olunmuyor. biliyordum ama bu kadar bilmiyordum.
adacayi, enerji ve motor uclemesinin cinsel gondermesini babamin edecegi kufure havale ederekten hayatta basarilar diliyorum. beden egitimi 101 kodlu ders aciliyormus bu sene..
ah.. ah.. ah..
tom waits susmuyor. ben her zamankinden.
ben istar. ben kezban. ben merve. ben emine.
ruhumu satiyordum ama ne icin.
nasil oluyorsa oyle olsun. merak ediyorsam kendime.
meraktan olmedi kimse.
her kim oldu ise ben yarattim. her kimsem onlar yaratti.
ben boyle post modern siir kafalarini s.keyim. sevmiyorum.
agla yavrum, acilirsin..
kolonya?

18 Haziran 2010 Cuma

3 yumurta yarim kilo kiyma

oh fuck!
sahane bir gun..
ben bu gece erkenden yatarim moruk?
yorgunum beni bekleme kaptan hesaplari biraz biraz..
hokus pokus!
yok oldum..
gorebilen var mi? sanmiyorum!
sagliksiz bir kimse olarak biraz hediye yersem cok iyi olur! kesinlikle harika olur!

21 Mayıs 2010 Cuma

WHERE IS THE SUN?

dusunuyorum.. dusunuyorum.. bulamiyorum!
traditional turkish drink!
geri donuyorum! dinlenilen sarkilardan anlam cikarmaya cikarmaya calisiyorum..
cok uzaklardayim..
nerelerdeyim acaba?
bazi insanlar cok zeki olduklarini ve benim cok aptal oldugumu dusunuyor..
saygi duyuyorum!
oysa ki anlayamadiklari bir dilden konusmaktayim mutemadiyen..
anlamalarini beklemiyorum!
yazmam gereken makale?
nerelerdesin?
ben nerelerdeyim?
kilise?
dilek?
i forget pray for the angels, and the angels forget to pray for us...
cok zaman oldu sanirim! her gun biraz daha uzaklasabildigim cok zaman!
anaokulu ogretmeni olmak yerinde bir karar olurdu benim icin! cunku cocuk yapma zamanim gecti bir ara! cohen dinleyip, bukowski okuyup, henry miller'a goz kirpinca cocuk olmuyor! oha! cok sacma! yok oyle bir dunya!
kadim?
ne demek acaba diye dusundugum zamanlar oluyor!
kadim kimdir?
merhaba ben suleyman..
bir tatil beldesi dusunuyorum daha once ziyaret ettigim! yildizlari gormustum! ben gostermistim! ben olmasam yildizlara bakmak kimin aklina gelirdi? beni kim sinirlendirdi? ben nereye kayboldum? otogarda hangi gazeteyi okudum.. aklimdan gitmek uzere her sey.. bazen cok korkuyorum unutmaktan.. bazen de unutmayi her seyden cok istiyorum! bir sarki fisildaniyor kulagima! o sarkiyi duyunca silmeyi kabullenmis, en utanc verici anilarda saklanmis kadar huzunlu oluyorum! aglayasim geliyor! bir kapinin cami kirilmis, mutfaktayim! hepsi hepsi hayat nasil olsa? kavanozda cay ikramlari.. postaneden konusma devri.. ankesorlu telefonda ruya tabirleri.. keskeler.. gecmis zaman pismanliklari! hayaller..
hayal kurmaksizin yasamak gercekten cok sacma bir sey! hayaller infilak etmeden bir mudahale etmek gerek! sabah calan alarmi ertelemem misali erteleniyorlar.. elimde hicbir sey kalmayacak cocuklarima anlatacak! en cok bundan korkuyorum! daha cok cocugumun olmamasindan korkuyorum esasen..
hani cok zeki bir cocuktum ama calismiyordum?

19 Mayıs 2010 Çarşamba

19 mayis..
ruhu olan gunlere saygim sonsuz..
ben cocukken nerelerdeysem, orada olacagim yine..
cunku canim dondurma cekti..
nefes tukenene kadar tirmanilip bir dilek tutulur ve sonrasinda gonul rahatligi ile yokus asagi vurulur..

18 Mayıs 2010 Salı

OVERDOSE

TANRI'YI dusunmek Tanrı'ya itaat etmemektir,
Cünkü Tanrı kendisini bilmememizi istedi,
Bu yuzden kendisini gostermedi bize...

Basit ve sakin olalım,
Dereler ve agaclar gibi,
Ve Tanrı bizi sevecektir
Agaclar ve dereler gibi guzel kılarak bizi,
Ve ilkbaharının diriligini verecektir bize,
Ve sonumuz geldiginde kendimizi fırlatacagımız bir ırmak!...

''HEY, coban,
Yolun alt tarafındaki,
Esen ruzgar ne soyler sana?''

''Ruzgar oldugunu, ve estigini,
Ve oncede de estigini,
Ve yine esecegini.
Ya sana ne der''

''Bana daha fazlasını soyler,
Bircok baska seyden soz eder,
Hatıralardan ve ozlemlerden
Ve asla olmamıs seylerden.''

''Sen ruzgarın estigini asla isitmedin.
Ruzgar sadece ruzgardan soz eder.
İsittigin yalandır,
Ve yalan sendedir.''

BAKISIM gunebakan gibi keskindir.
Yolarda gitmeye alıskınım,
Saga sola göz atarak,
Ve kimi kez de arkaya...
Ve her an gördugum sey
Gecmiste asla gormedigim,
Ve yine de çok iyi bildigim seydir...
Esas saskınlıgını bilirim
Bir cocugun, dogarken,
Dogacagını bilen...
Hissederim her an dogdugumu
Dunyanın ezeli yeniliginde...

Bir akpapatyaya inanır gibi inanırım dunyaya,
Cunku onu gorurum.
Ama onu dusunmem
Cunku dusunmek anlamamaktır...
Dunya , biz onu dusunelim diye degil
(Dusunmek , gozleri bozuk olmaktır)
Ona bakalım ve anlasalım diye yaratıldı...

Felsefem yoktur benim:
Duyularım var...
Dogadan soz ediyorsam ne oldugunu bildigimden degil,onu sevdigimdendir, ve onu sunun icin seviyorum ki,
Seven biri asla ne sevdigini bilmez
Ne nicin sevdigini bilir, ne sevmenin ne oldugunu...

Sevmek bu ezeli masumiyettir,
Ve tek masumiyet düşünmemek...

-Fernando Pessoa-

Muslum Gurses'ten Nilufer ve Ozcan Deniz'den Affet Beni isimli sarkilar bana gelsin..
Cumleten iyi geceler..

22 Nisan 2010 Perşembe

GOODBYE BLUE SKY..

socialization of merve mergen as an indicator of change in modern discourse..

herkese sevgiler..

esen kalin..

nicelikli olun..

dondugumde her sey degismis olacak...

ama en cok ben degismis olacagim!

stabil hayatlardan mutlu olan herkese gecmisler olsun! en basta degerli hocam Faruk Birtek!

"beni benimle birak giderken
baska bir sey istemem ayrilirken" sarkisi benden size hediye olsun..

bencillik pacalarimdan akarken herkes gitse ve perdeler bir anda kapansa, bir daha tekrar etmem belki? orada birakirim her seyimi! yeni baslangic kafalari!

ego? superego? id?

it gibi icmek, camis gibi susamak...

yeter artik! kafam kaldirmiyor...

16 Nisan 2010 Cuma

VERY SLOW DECAY..

"Response Paper" yazmadan once akademik kaygilar ve hayata dair sacmalamaya karar vermis bulunmaktayim! Oncelikle, akademi beni bagrina basmiyor nicedir.. Ne bileyim Vangelis artik bana o kadar da yakin hissetmiyor. Sevgi dolu gobegini gormeyeli uzun zaman oldu. Ozledim kendisini. Verdigi odeve gelince: olmadi! Elimden geleni yaptim. Elimden geleni yaparken insanlari da yeterince curuttum! Buna ayrica uzuldum. Sonuc olarak yapamadim. "Epic fail" tadinda hayatima devam etmelerdeyim! Bunu anlatan bir makale yazmam istenirse onu da yapamam. Cunku dusunme kisminda sorun yasamiyorum. Aktarimda son derece basarisizim. Kafamda binlerce sey ucusuyor mutemadiyen ve ben iclerinden bir tanesini secip de derinlemesine irdeleyemiyorum. Irili ufakli harflerin essiz dansina mudahil olamiyorum, duhul edemiyorum, anlayamiyorum.. Cok utaniyorum bu genc kiz triplerimden! x sahisi sevmiyorum, bunu basaramiyorum, giderek sismanliyorum, sag dudak ucumda bezelye kadar sivilcem var, bira icmeyi severim, insanlari garip hareketlerimle etkilerim, cimenlerde top oynar, sigara icerim, derslere gitmem, bahar gelmis, cigkofte hupletirim arada, insanlar beni yeterince mutlu etmez, gece disari cikarim ama hic eglenmem, nedeni vardir, ortam havasizdir, iceride sigara icilmiyordur, uzun suredir gormedigim bir arkadasim beni ziyarete gelir, keyfim olmadigi icin ona kotu davranirim vs.. Bunlar genclik baslangici donemlere ait dusunceler ve ben hepsini icimde hissetmekteyim. Geriye dogru cokus! Bazen Munir ile okulu birakip hayata karisma espirileri yapiyoruz. "Sanatci olmak guzel olurdu ama ikimiz de akademiye gonulden bagliyiz" diyoruz.. "Hadi gel sanat yapalim, pacalarimizdan aksin!" diyoruz. Ben ona "ne guzel bas gitar caliyorsun sahnede on numara duruyorsun" diyorum. O bana bir sey demiyor ama ben kendime de yeterince gaz veriyorum ve komedili hayallere guluyoruz birlikte. Bu aksam otururken farkettim de; ikimiz de gayet ciddiyiz icten ice.. Yani Munir'i bilemedim simdi ama ben ciddi anlamda dusuncelerdeyim. komik ne? Neden bu konu hakkinda bu kadar yogun konusulup ironik gulusmeler oluyor? Ben nereye gidiyorum? Oysa ki benim facebook account'umda bile "Bogazici Universitesi Ogretim Uyesi" yaziyor. Hem de ben yazmadim! Allah yazdirmis! Cok buyuk sorumluluklar yuklediler uzerime ve ben daha Ingilizce bile bilmiyorum. Bilmeye calismiyorum. Son derece ilgisiz davraniyorum. Madem cok istiyorum neden biraz caba sarfetmiyorum?

Cok uzun suredir aglamiyorum, aglayamiyorum! Gecen gun cok yaklastim ama yine olmadi! Uzerimde agirligini hissediyorum ama kurtulmak icin de aglayamiyor insan! Hani bilincli aglama seansi sacma bir seydir cunku! Bir sey olur, alakasizdir ama bir yerden dokunur.. Saygi duyarim! Cok da basima gelir! Ama "cok sinir yukluyum" aglamak iyi gelir diye aglayamiyor insan! Daha farkli bir zaman-mekan duzlemi? saglanmali! Saglayin! Teker teker gelmeyin! Hep birlikte gelin! Beni de kurtarin, siz de kurtulun artik! Nasil kafalar bunlar?

Yarin cumartesi?
Haftanin en sevdigim gunu?
Olacaklari merak ediyorum..

24 Mart 2010 Çarşamba

so long suleyman..

Sen gittin gideli bebek, cok sismanladim! Yanaklarimdan kan damliyormus! Oyle dedi bir iki tanidik..

Geride birakmis oldugum ekonomi vizesinden sonra dusuncelere gark oldum! Cok verimli olmasa da biraz calismistim oysa ki.. Enflasyon hesaplamayi bildigim halde sinavda beceremeyen bir yapim var! Nasil oluyor ben de anlamadim ama sonuc itibariyle aslinda bilmiyormusum demek bu!

Basarili insan hayat akip giderken plan yapabilen insandir kanimca.. (bknz klisenin dibine vurmak) Oyle midir Sevki? Oyledir oyledir.. Bir cok aktiviteye bir anda saldirmis olmanin verdigi yorgunluga bir ay dayanabildim! Amacim sadece hayal kurmaya ayirdigim zamani daha verimli kullanmakti, beceremedim iste! Canim sagolmali bence!

Bursaspor sampiyon!

Jazel bana selam vermedi bu sefer! Organize! Cok bozuldum ama hic belli etmedim! Uzuntuden aglamakli oldum! Neyse ki kendimi tutmayi basardim! Gucsuz kadinlari hic sevmem! Ehah!

Ay sonunda parasiz kalmak ne de fena bir seymis.. Neyse ki yemek yapmayi seven bir insanim! Julyen dogranmis tavuklu makarnam ile insanlarin hafizasindaki yerimi alacak kadar da yetenekliyim! "Yuru be Merve!" .. Insanlarin seni hatirladigi kadar yasarsin Merve.. Ruyalar hatirlanmaya dahil degil demisti Sevki! Ne kadar da dogru soylemis Sevki..

Bu yaziyi da, daha yiyemeden tukenmis persembe gunu Nutella'sina armagan ediyorum o halde..

p.s: Ekonomiden hic haz etmiyorum! Ama iyi bir kamuflaj oldugunu da asla inkar etmiyorum..(bknz: histerik gulucukler)

22 Mart 2010 Pazartesi

PSY 101

Kisilik bolunmesi yasamakta oldugumu dusunuyorum bu siralar.. Bu blogu neden actigimi da bilemiyor gibiyim! Demin girip baktim da cok "teenage" gorundu gozume! Karizmatik aci ceken kadin primi yapmaya calismakta gibiyim adeta. Oysa ki karizmatik aci cekmeye calisirken hastanelik oldum bir iki defa ben.. Bir yanim bu duruma gulup gecmekteyken bir yanim hala uzulmekte ve sonuc olarak kisiligim bolunmekte.. Daha karizmatik sayilabilecek baska bir maruzatim ise manik depresif durumlarim.. Ancak tip literaturunde kaydedilen vakalarin tersine manik zamanlarim daha uzun surmekte! Acinasi durumlar bunlar aslinda ama neyse..

UFO'dan mektup bekliyorum cogu zaman.. Kendisi bugun bizzat beni kacirdi. Onun da mektup yazasi gelmis bana, ondan oturudur ki adresimi sordu? Bilin bakalim ben ne yaptim? Adresimi vermedim! Cunku adresimin ne oldugunu ben de bilmiyorum! (i feel homeless). En yakin zamanda beni tekrar kacirabilecegini umit etmek suretiyle adresimi ogrenecegimdir.. Mektup islerini cok seviyorum cunku! Beklemek guzel sey..

Yazi arasinda Mihriban Hoca'dan mail geldi kazi ile ilgili.. Resmen gidiyorum agustosun 20sinde! heyecan verici bir durum! Ne yapmak istedigimi bilmezken ozendigim ve asla yapmak icin caba sarfetmedigim seyleri yapiyorum bugunlerde! Hosuma gitmiyor degil! Garip ozguven ve kendine hayranlik durumlari! Narsizm kiyilarinda gezintiye ciktim ama hak etmis hissetmekteyim!

Demin temiz bardak bulamadigim icin kavanozda cay ictim.. Yurt hayati dusundurucu!

Zamanimin cogunu hayal kurarak gecirmekteyim ve bundan dolayi her seye gec kaliyorum! Balkondan atlasam sinafa dusecegim ama ben cilginca hayallere daliyorum mutemadiyen ve yine gec kaliyorum derse! Inanilmaz! Insanlar da sasirmakta bu duruma! Anlam veremiyorlar sanirim! Kurdugum hayallerin bir cogu ise gelecekte olmasi muhtemel senaryolardan ibaret! Her ihtimali dusundugumu saniyorum genelde ancak gercek hayatta karsilastigimda apayri tepkiler veriyorum! "Sana sozler hazirladim" evet, bunu yaptim ama hepsini unutuyorum! Hafiza guclendirici ilaclar cikmis olmali.. Farmakoloji cok gelisti ve benim takip edesim yok hic!

Yazinin konu butunlugu beni benden aldi! Tadinda birakmak lazim..

13 Mart 2010 Cumartesi

TEHLIKELI OYUNLAR

Kant okuyan guzel kizlar?
Kant'in yeterince cirkin oldugunu bilseler yine o kadar cok severler mi onu?
Kant okumadan onlara yaklasabilir mi karsi cins?
Sadaka olarak merhamet istenir mi insanlardan?
Insanlarin aptal oldugundan yakinmak bana ne kazandirir peki?
......................................................................................
Oyle bir oyun ki dort farkli insan, dort farkli cikarim yapti! Her birinin cikariminin birbirinden cok farkli olduguna eminim! Cok farkli! Pekiii.. Soyle bakalim Guzel Sey, beni farkli kilan sey ne?
Ben farkli hissetmezsem yasadigima inanmiyorum da! Inanmak icimden gelmiyor. Istesem de yapamiyorum! Farkli olduguma inanmak beni guzellestiriyor, farkedebiliyorum! Gunler eksildikce cirkinlesiyorum! Zaman bana karsi isliyor ve buyumek beni en sarsan hastalik olarak nefsi tibbiye terminolojimdeki yerini korumakta! Fazlaca korkuyorum buyumekten ve buyudukce buyuyorum! Kufur gibi! Birileri benimle dalga geciyor gibi.. Kusura bakmayin ama yemezler! Bir insan buyume surecini durdurabilir cunku!
.........................................................................................
Buyumek korkulu ruyam oldugundan, beni kurtarabilecek tek kisinin Peter Pan olduguna inandigimdan usenmeden mektup bile yazdim ona..Cevap gelmedi takdir edersiniz ki.. Nedeni zarfin adres bolumune "Varolmayan Ulke" yazmis olmam olabilir mi? Kesinlikle olabilir..
............................................................................................
Bir insan mutlu olsun diye "cay koymaya gidiyorum" diyerek mutfaga girmek ve ortaliga sacilmis bir dolu bulasigi yikamak.. Mutlu etmek istedigim insanin bu sirada salonda uyuya kalmis olmasi ve ellerim sabunlu bir sekilde salona gidip onun dunyanin en tatli uyku halindeki hal ve tavirlarini izlemek bir sure.. Tek beklentimin biraz erotik bir kucaklama ve bulasik yorgunlugumun uzerine kisacik bir uyku olmasi! Ama benim etrafimda hic yikanacak bulasik olmamasi!
.........................................................................................
Hala kendimi birileri tarafindan izleniyormus gibi hissediyorum ki kuvvetle muhtemel izleniyorum da! Ama izlemesini istedigim kisi tarafindan izlenmedigim de bir gercek! Bu sacma duygular gececek mi Naciye Teyze? Kendimi kurtarabilecek miyim haydutlarin elinden?
............................................................................................
Bir seyi iyi bitermenin, bir seye baslamaktan daha onemli oldugu gercegini kimden duyduk bugune kadar? Ben kimseden duymadim! Ama salincak sallanirken idrak edebildim! Uzerinde dusundum yeterince ve soyleyene hak verdim! Bir seyi iyi bitirmek, bir seye baslamaktan cok daha onemli!
..................................................................................
Ozume donmeye calistikca buyumem beni cok yoruyor... Uzuyor! Ofkeleniyorum! En iyisi artik uyumak...

10 Mart 2010 Çarşamba

MERHABA!

Ani olarak ortadan kaldirdigim blog ardindan kendimi kotu hissetmedim degil.. Uzun suredir yeni blog dusuncesi kafami mesgul ediyordu zaten ama bir turlu lojistik destek ve zaman bulup kollari sivayamamistim. Gunler, haftalar, aylar gectikten sonra lojistik destek beklemek yerine deneysel calisabilecegimi farkettim saniyorum ki! Acilis yapmak bugune kismet oldu gibi klise bir giris yapmayi hic istemezdim ama yapmis bulundum bir kere!

Blogun adi -bilenler iyi bilir- pek degerli ustad Leonard Cohen'in kitabi olan "Beautiful Losers"dan calintidir. Aklima daha ozgun bir sey gelmedi cunku pek uretken bir donem gecirmiyorum! Bu arada kendisi 2010da dunya turnesine cikiyor ancak Turkiye'ye gelmeyi pek dusunmuyor. Son guncellenen haliyle resmi internet sitesine ulke olarak dahil olmayi basaramadik. Benim hala umudum var! Son derece yogun ve karmakarisik bir yaz programi yapmis olmama ragmen her nerde olursam olayim onu gormeye gelirim. Hatta bir adim daha ileri gidip, en Dogu Avrupa konserine bile gidebilirim! Neden olmasin? Halihazirda gun olur da aramizdan gocup giderse diye biriktirdigim cenaze parasi mevcut. Olmus ve curumeye yuz tutmus bir Cohen gormek yerine sarki soyleyen Cohen gormeyi tercih ediyorum! O'nu hep cok begendim ama su aralar daha bir begeniyorum.. Muntazaman dinliyorum, okuyorum, dusunuyorum.. Gecen seneden daha farkli hissediyorum. Muhtemelen bir sonraki sene de su an hissettigimden daha farkli hissedecegim..

oyle.. boyle.. soyle..
bir, iki, uc..
iyi geceler..